Ana içeriğe atla

Kadının Adı Yok - Duygu Asena



ilk kez Duygu Asena okudum. Aslına bakarsanız ilk kez bu denli feminizmi savunan, bu denli kadın haklarından bahseden bir yazarı okudum. Dün öğlen başladığım kitabı akşamüzeri bitirmiştim. Yer yer neyden bahsedeceğini öğrenmek için okudum. Yer yer de gerçekten ne yapacak şimdi bu kadın dediğim için.


 Kitabı almadan önce araştırırken en çok arka kapağında yazanlar dikkatimi çekti yine. Yazının sonuna ekliyeceğim ama şimdi bir kısmını buraya da yazmak istiyorum.

'' Duygu Asena temiz, telaşsız, kıvrak anlatımıyla kadının yaşadıklarını, daha doğrusu kadın olarak belirlenmiş herkesin üç aşağı beş yukarı tanık olabileceği ortak bir macerayı, bir kadının ağzından anlatıyor.
 Bu kadının adı yok. Çünkü önemli değil. Ama Duygu Asena kadının adını istiyor, satır üstlerine çıkmadan neden kadının adının olmadığını sorguluyor. Çünkü önemli.''

 Kitabın kapağını açtığınızda sizi küçük bir kız çocuğu karşılıyor. Evlerinin bahçesinde arkadaşlarıyla saklambaç oynamaya bayılan bir kız çocuğu. Ve şunu söylüyor: ''Arkadaşlarımız hep bizim bahçemize geliyor. Kızları da erkekleri de çok seviyorum, aralarında hiç ayrım yapmıyorum. Ama babam yapıyor.'' Babasının bu şekilde erkeklere karşı olan agresif tavırlarını bir türlü çözemiyor. Merak ediyor bizlerden, kızlardan ne farkları var diyor. Yaşı ilerliyor, ilerliyor. Her gelişiminde anlam vermeye çalışıyor bu ayrıma. Ergenliğe adım attığı zaman korkuyor. Annesi kanamasını ' hani geçenlerde komşunun oğlunun sünnetine gitmiştik ya onun gibi kızım,' diye izah ediyor. Bizim kız soruyor: 'Ben de düğün yapcak mıyım herkese yayacak mıyım ?'. Annesi tövbe tövbe diyerek bağırıp çağırıyor. Bizimki hiç anlayamıyor. Neden erkeklerin şeyi kesilirken bütün millet hediye dağıtıyor, göbek atıyor da kızların büyümesi saklanacak bir olay diyor. Yediremiyor. Babası karma okullardan alıyor kız okullarına veriyor. Erkeklerle sohbet etmesi bile yasak. Aman ha okuldan atarlar. Yıllar geçiyor. Bizim kız babasına inat liseyi bitirmiş, üniversite okumuş iş arıyor. Bu arada evlendi bir de ha. Kocasının ortaya bıraktığı çorapları kaldırmakla, yemek yapmakla yükümlü. Ağır geliyor tabii bizimkine yediremiyor yine. İş bulacağım ben özgür bir kadınım diyor kendine. Buluyor iş. Yükselmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Yükseliyor da. Onun dışında herkes bu yükselişi patrona sırnaşmasına bağlıyor. Halbuki bizimki böyle konuşulacak diye patronun odasına bile girmiyor. İşte hayatı böyle geçen bir kadının hikayesini kagıda dökmüş Asena. Her kadının aslında. Daha birçok olay geçiyor tabii. Bunlar benim anlattıklarım sadece.

 Seneler önce yazılmış bir roman Kadının Adı Yok. Fakat şimdi ki kadının ne farkı var ? Evet çoğu kadın daha özgür belki ama yine de özgür mü ? Hala babaları istedi diye, namusuna laf gelmesin diye, erkenden küçücük yaşta evlendirilmiyor mu kızlar ? Hala kız erkek ayrı okusun diye baskı yapılmıyor mu ? Bir kadın istediğini giyebiliyor mu ? Kıs giyse yollu, uzun giyse Kezban olmuyor mu ?

Her bireyin okuması gereken bir roman. Kadınıyla erkeğiyle herkesin. Kadının farkına varması için yaşadıklarını, erkeğin farkına varması için yaşattıklarını.

-Arka Kapak-

Duygu Asena bu kitabında, temiz, telaşsız, kıvrak anlatımıyla bir kadının yaşadıklarını, daha doğrusu cinsiyetii kadın olarak belirlenmiş, herkesin üç aşağı beş yukarı tanık olabileceği ortak bir macerayı, bir kadının ağzından anlatıyor. Bu kadın, küçücük bir kızın henüz yaşanmamış doğal meraklarından, aşklar, acılar, sahtekârlıklar, hıslarla dolu bir hayatın bazen hafif, bazen ağır kıpırtılarına kadar, kendi ayakları üzerinde durabilmek için mücadele ediyor. Bu kadın, pürüzsüz bir tenden kırışıklıklara uzanan zaman içinde kendisi için var olabilmeyi hedefliyor. Beceriyor da...Ne pahasına olursa olsun!

                                                                    -Zeze

Yorumlar

  1. Sevgili Zeze, benim ilk Duygu Asena kitabim da bu kitapti. Ben okurken 14 yasindaydim galiba ve cok sevmistim. Yillar sonra elim bir kac kere daha alip okumuslugum var. Bence cok güzel bir ktiap. Sana Duygu Asena'nin "Aynada Ask Vardi" kitabini da öneriyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de tekrar tekrar okuyabilirim Ahu :) Duygu Asena için sıraya 'Aslında Aşk da Yok' kitabını koymuştum. Ama senin tavsiyenle araştırmaya giricem en kısa zamanda ^.^

      Sil
  2. Ilgi çekici geldi gerçekten... Biraz Hande Altaylıyı anımsattı bana...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hande Altaylı'nın sadece bir romanını okudum. Bilmiyorum araştırmadım başka kitabı var mı diye. Belki biraz benzetmişsinizdir ama Asena kalemine doyum imkansız bir okuyun derim :)

      Sil
  3. Ben de ortaokul dönemlerimde ilk defa okumuştum Duygu Asena'yı.Sanırım 20 yıl kadar önce :) Kaybettiğimizde de çok üzülmüştüm.Bazı kalemler erken tükeniyor,Duygu Asena için de öyle oldu ancak hala hatırlanması ve okunuyor olması çok güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çok sevdim. Bazılarına kalemi aşırı feminist geliyor olsa da ben bu yönünü de çok sevdim. Öyle bir dönem içindeyiz ki kadının kimliği yok olmaya başlıyor. Tam bunu okuduğum dönemlerde Özgecan olayı basında yer almıştı sanırım.. Daha da içten yaşamıştım anlamıştım kavramıştım durumu

      Sil

Yorum Gönder

Senin de bu konu hakkında bir yorumun var mı ? Haydi paylaş benimle :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Yıl Çekilişi

 Merhabalar! Bir önceki postumda bahsettiğim gibi bu yeni yıla merhaba çekilişidir. Kazanan kişiye ocak ayının ilk haftasında, içi sürprizlerle dolu bir kutunun ulaşacağı çekiliştir. :) Kutunun içinde ne olduğunu çok söylemek istemiyorum. Söylersem ne anlamı kalır ki dimi ama yeni yıl hediyesi bu! Sadece şöyle bir ipucu vereceğim. Bir hikaye kitabı, bir şiir kitabı ve bir de roman barındıracak bu kutu içinde. Hepsi benim okuyup beğendiğim, başkalarına da önerdiğim kitaplardan olacak :) Aslında kafamdaki kitapların çoğu instagram hesabımda  var bile sanırım ubss. Hepsi harika kitaplardır :) Kutunun gerisi kocaman sevgiyle, umutla konulmuş küçük küçük gönülden gelen hediyelerle dolacak. Çok severek hazırlayacağım bir hediye :) Katılım şartlarına gelirsek çok çok basit.  1. tozluraflardannotlar.blogspot.com adresimin takipçisi olmak 2. Eğer kullanıyorsanız instagram'da takipçim olmak (hesabım için  tık tık ) (Eğer instagram hesabınız varsa oradan da katılıp, resmi

Okuduklarım #1 Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler- Jan-Philipp Sendker

 Sonunda kitabımı bitirebildim. Ve işte buradayım :) Bu muhteşem kapak tasarımı sayesinde aldım kitabı. Bir arkadaşımın da dediği gibi o kadar estetik ki kapak tasarımı, her bulunduğun ortama uyabilecek kapasitesi var. Şaka bir yana gerçekten kahvenin yanında iyi giden bir kitap oldu. Çenem çok düşmeden hemen kitabın konusuna geçiyorum :)  Burma'da yaşayan iki gencin aşklarını anlatıyor bu hikaye. U Ba adlı yaşlı, eski kitaplari toparlamayi seven bir Burmalı'nın ağzından anlatılıyor.  Kahramanlarımız; Tin Win ve Mi Mi.  Biri görme yeteneğini kaybetmiş bir diğeri ise yürüme şansını hiç yakalayamamış iki çocuk. Çocuk dedim. Çocuklukta başlamış aşkları çünkü. Tin Win annesinin onu terk etmesinden birkaç sene sonra görme duyusunu yitiriyor. Mi Mi ise kendi ağırlığını taşıyamayan minik ayaklarla geliyor dünyaya. İki miniğin yolları manastırda kesişiyor. Ve hikayeleri başlıyor..  Tin Win Mi Mi'nin ayakları oluyor; Mi Mi Tin Win'in gözleri... Burma'yı birlikte