Çok büyük heyecan ve
umutla başladım. Benim için en değerli insanlardan biri anneannemdir. Beni
tanıyan herkes bilir aşığımdır ona. Bu yüzden yazarın yerine kendimi koyarak
okudum. Şu bakımdan kendimi koyarak; acaba benim anneannem böyle şeyler yaşamış
olsaydı ben nasıl hisseder, insanlara nasıl anlatırdım ? Zira bu şekilde
okumadan devam etseydim kabaran Türklüğümle kitabı bırakabilme ihtimalim vardı.
Fethiye Çetin,
anneannesinin 1915 yıllarında yaşanan Ermeni olaylarında geçen çocukluğunu,
ailesinden koparıldıktan sonra besleme muamelesi gördüğü evde yaşadıklarını,
sonrasında gerçek kimliğini insanlardan saklayışını kaleme döküyor. Kısa, net
ve sıkmayan şekilde anlatıyor. Hatta ben Heranuş hakkında biraz daha bilgi bile
isterdim.
Yazar çocukluğunun
geçtiği evi gerçekten şahane
betimlemelerle en içten şekilde anlatıyor. Özlemini son damlasına kadar size
hissettiriyor. Gel gelelim yaşanan olayları anlatırken net ve kesin cümleler
kuruyor. Bunu da tabi ki yazarı ilk ağızdan duyarak, en yakının böyle vahşet
dolu olaylar yaşamasına bağlıyorum.
Anlatı türünde ilk
kez okudum. Nedense anlatı olmamasına karşın
Serenad tadında bir kitap beklemiştim. Yine de tek günde, severek
okudum. Beni yaşanan bu olayları daha çok araştırmaya yöneltti diyebilirim. Eksikleri
var evet ama değişiklik isterseniz okuyun derim.
ARKA KAPAK
"O günler gitsin, bir daha geri gelmesin..."
Bu coğrafyada yaşayan herkesin şu ya da bu şekilde bildiği ama üzerinde konuşmamayı tercih ettiği saklı yaşamlar. Ermeni ve Hıristiyan iken Türk ve Müslüman olmuş binlerce çocuktan biri:
Heranuş ya da diğer adıyla Seher.
Torunu Avukat Fethiye Çetin anneannesi hakkındaki gerçeği yıllar sonra öğrendi. Anneannesinin akrabaları Gadaryanlara ise onun ölümünün ardından ulaşabildi. Konuşacak çok şey, sorulacak çok soru vardı.
"Yaşamı boyunca akla hayale gelmeyecek zorluklara göğüs germiş, çocuklarının ve yakınlarının karşısına çıkan engellerle baş etmiş bu kadın, gerçek kimliği söz konusu olduğunda neden kendini bu kadar çaresiz hissediyordu? Neden ailesini ve kimliğini savunamıyor, isteklerinin arkasında duramıyordu?
Anneannemin her acı hatırayı anlatıp bitirirken tekrarladığı cümlede gizli belki de bu soruların cevabı: O günler gitsin, bir daha geri gelmesin...
Sayfa Sayısı: 120
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: Metis Yayıncılık
Bu coğrafyada yaşayan herkesin şu ya da bu şekilde bildiği ama üzerinde konuşmamayı tercih ettiği saklı yaşamlar. Ermeni ve Hıristiyan iken Türk ve Müslüman olmuş binlerce çocuktan biri:
Heranuş ya da diğer adıyla Seher.
Torunu Avukat Fethiye Çetin anneannesi hakkındaki gerçeği yıllar sonra öğrendi. Anneannesinin akrabaları Gadaryanlara ise onun ölümünün ardından ulaşabildi. Konuşacak çok şey, sorulacak çok soru vardı.
"Yaşamı boyunca akla hayale gelmeyecek zorluklara göğüs germiş, çocuklarının ve yakınlarının karşısına çıkan engellerle baş etmiş bu kadın, gerçek kimliği söz konusu olduğunda neden kendini bu kadar çaresiz hissediyordu? Neden ailesini ve kimliğini savunamıyor, isteklerinin arkasında duramıyordu?
Anneannemin her acı hatırayı anlatıp bitirirken tekrarladığı cümlede gizli belki de bu soruların cevabı: O günler gitsin, bir daha geri gelmesin...
Sayfa Sayısı: 120
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: Metis Yayıncılık
-Zeze
ah anneanneler ne değerlidirler var olma sebeplerimiz :) yaşadıkları dönemler itibariyle eminim birçok kişinin anneannesi çeşitli zorluklara gogus germek zorunda kalmıştır bu kitaptaki dönemin zorluklarına ise annannemin annesi tanık olmuş, gerçekten zor zamanlar bir daha yaşanmaması dileğiyle :)
YanıtlaSilkitabı okumadım ama yazınızdan serenad'la ortak noktaları olduğu izlenimine kapıldım, yazarı ve kitabı merak ettim ileride okunacaklar listeme aldım , elinize sağlık :)
ayrıca sizi kendi bloguma da beklerim henüz acemiyim hoş :)
saygılar ve sevgilerle :)