Merhaba! Uzun zamandır blogda yorum paylaşmadığım için daha önce okuduklarımın yorumlarını yavaş yavaş gireceğim buraya. Öyle bir milletiz ki artık okumaya erindiğimiz, sadece güzel özenilmiş görsellere like(!) attığımız bu devirde buraya sadece kendimi daha iyi hissetmek ve kafamı dağıtmak amacıyla döndüm.
Mezun olduğum ve iş arayışı sürecinde bol bol okumaya, gezmeye birçok vakit buldum. Bu süreçte karşıma çıkan kitaplardan biri de Koleksiyoncu. Yazarın Büyücü adlı romanını okumak için kendimde o isteği bulmayı beklerken- bekledim çünkü yaklaşık 700 sayfa, daha önce hiç okumadığım ve dilini hiç bilmediğim bir yazar için beni korkutuyordu.- karşıma bir başka kitabı çıkınca neden olmasın diyerek John Fowles'ı Koleksiyoncu ile tanımaya karar verdim.
Roman, bir memur ve aynı zamanda kelebek koleksiyoncusu olan Ferdinand'ın hiç karşılık bulamayacak aşkını anlatıyor. Belediye binasından, evinden sürekli karşısına çıkan güzeller güzeli Miranda'yı izleyen sevgili baş karakterimiz hiçbir zaman onunla bir şansı olabileceğini düşünmüyordu. Taa ki bir şans oyunundan yüklü miktarda para kazanmasına kadar. Sadece parasının olmasıyla etkileyemeyeceğini de bildiğinden bambaşka yollara giriyor. Issız, merkeze uzak bir kasabada eski bir ev satın alıyor. Tüm dekorasyonunu büyük özveriyle yaptırıyor. En çok da bodrum katında bulunan mahzeninde bu özveriyi gösteriyor. Bir plan yapıyor. Tüm ters gidebilecek olasılıklara karşıt başka fikirler de türetiyor. Ve Miranda'yı kaçırmayı başarıyor.
Tüm roman boyunca aşkını ifade etmeye çalışan, esirinin her istediğini yapan bir F. ve bazen sahibini oyalamak için bazen de kaçmak için yollar arayan bir M. okuyorsunuz. İster psikolojik gerilim olarak okuyun ister basit aşkından delirmiş bir adamın yaptıkları olarak. Her türlü kelimeler akıp gidiyor ve kitabın son sayfasını nasıl ne zaman çevirdiğinizi anlayamıyorsunuz. Bana göre tıpkı arka kapağındaki yorumlarda belirtildiği gibi hem psikolojik hem de sosyal izler taşıyan bir roman.
Yazar Büyücü romanı için bana gereken cesareti kesinlikle Koleksiyoncu ile verdi. Kurgu, dil, ana fikir hepsi birbiriyle çok güzel bir bütünlük sağlıyor. Bir göz atın bence.
Sevgiler,
Zeze.
Not: Yazılarımı yazarken dinlediğim şarkıları da paylaşacağım bundan sonra. Belki siz de okurken dinlersiniz :)
Bu yazımdaki parçalar:
Sense of Home- Harrison Storm
Old Now- Rosemary & Garlic
Mezun olduğum ve iş arayışı sürecinde bol bol okumaya, gezmeye birçok vakit buldum. Bu süreçte karşıma çıkan kitaplardan biri de Koleksiyoncu. Yazarın Büyücü adlı romanını okumak için kendimde o isteği bulmayı beklerken- bekledim çünkü yaklaşık 700 sayfa, daha önce hiç okumadığım ve dilini hiç bilmediğim bir yazar için beni korkutuyordu.- karşıma bir başka kitabı çıkınca neden olmasın diyerek John Fowles'ı Koleksiyoncu ile tanımaya karar verdim.
Roman, bir memur ve aynı zamanda kelebek koleksiyoncusu olan Ferdinand'ın hiç karşılık bulamayacak aşkını anlatıyor. Belediye binasından, evinden sürekli karşısına çıkan güzeller güzeli Miranda'yı izleyen sevgili baş karakterimiz hiçbir zaman onunla bir şansı olabileceğini düşünmüyordu. Taa ki bir şans oyunundan yüklü miktarda para kazanmasına kadar. Sadece parasının olmasıyla etkileyemeyeceğini de bildiğinden bambaşka yollara giriyor. Issız, merkeze uzak bir kasabada eski bir ev satın alıyor. Tüm dekorasyonunu büyük özveriyle yaptırıyor. En çok da bodrum katında bulunan mahzeninde bu özveriyi gösteriyor. Bir plan yapıyor. Tüm ters gidebilecek olasılıklara karşıt başka fikirler de türetiyor. Ve Miranda'yı kaçırmayı başarıyor.
Tüm roman boyunca aşkını ifade etmeye çalışan, esirinin her istediğini yapan bir F. ve bazen sahibini oyalamak için bazen de kaçmak için yollar arayan bir M. okuyorsunuz. İster psikolojik gerilim olarak okuyun ister basit aşkından delirmiş bir adamın yaptıkları olarak. Her türlü kelimeler akıp gidiyor ve kitabın son sayfasını nasıl ne zaman çevirdiğinizi anlayamıyorsunuz. Bana göre tıpkı arka kapağındaki yorumlarda belirtildiği gibi hem psikolojik hem de sosyal izler taşıyan bir roman.
Yazar Büyücü romanı için bana gereken cesareti kesinlikle Koleksiyoncu ile verdi. Kurgu, dil, ana fikir hepsi birbiriyle çok güzel bir bütünlük sağlıyor. Bir göz atın bence.
Sevgiler,
Zeze.
Not: Yazılarımı yazarken dinlediğim şarkıları da paylaşacağım bundan sonra. Belki siz de okurken dinlersiniz :)
Bu yazımdaki parçalar:
Sense of Home- Harrison Storm
Old Now- Rosemary & Garlic
Yorumlar
Yorum Gönder
Senin de bu konu hakkında bir yorumun var mı ? Haydi paylaş benimle :)