'Aşağıdaki notlar, 1914 sonbaharında Rava-Ruska'da bir Avusturya hafif süvari alayıyla katıldığı çarpışmalarda şehit düşen Baron Friedrich Michael von R.'nin yazı masasında mühürlenmiş bir paketin içinde bulunuyordu. Ailesi sayfalara üstünkörü bir göz gezdirip, bir de başlığına bakarak bu yazılarda sadece akrabalarının edebi bir çalışmasının söz konusu olduğuna kanaat getirince, notları gözden geçirmem için bana verdiler ve yayımlanmasını da benim takdirime bıraktılar. Bense bu sayfaları düş gücünün bir ürünü olarak görmedim...'
Kitap bu şekilde bir paragraf ile başlıyor. Yazar sadece hikayeyi yazarken isim değişiliği yaptığını tüm yaşananların bütün ayrıntılarıyla gerçekliğe dayandığını söylüyor. Yani muazzam yazarımız Zweig hikaye içinde hikaye ile bizlere tadına doyamayacağımız bir ziyafet hazırlamış demem yeterlidir bence.
Zenginliğin, seçkinliğin getirdiği duygusuzlukla, donuklukla hayatını geçiren baş kahramanımız mevcut. Bir pazar günü, kalabalığın onu rastgele bir at yarışına sürüklemesi ile başlıyor hikaye. Tüm gün boyunca umarsızca vakit öldüren, istediklerini elde ettikten sonra onun için bir değeri kalmadığını hisseden seçkin burjuvamız, beklemediği bir anda tamamen ahlak dışı bir suç işler. Bu suç ile beraber gelen 'kalp yanması','göğüs yanması' gibi hisler aslında ruhunun varlığının simgesi olur onun için. Bunca zaman sonunda hissettiğinin farkına varır. Bu duyguyu yakaladığında hissetmeye karşı özleminin ne kadar büyük olduğunu kavrayınca da onu kaybetmek istemez. Bütün bir gece boyunca ard arda gelen olaylar ona yeniden yaşamanın tadını hatırlatır. Aslına bakarsanız hikayede 36 yıldır yaşadığını fakat o gece henüz doğduğunu söylüyor. Yani karakterimiz yaşamanın tadını hatırlamak gibi bir fiili değil yaşamanın tadını almak fiilini tecrübe eder.Kesinlikle Zweig dilini, kurgusunu özlemişim. En çok da kendi hayatından izleri satır aralarına serpiştirmiş olmasını özlemişim. Daha önce hiç Stefan Zweig okumadıysanız okumanızı, hayatı ile ilgili de kısa bir araştırma yapmanızı öneririm. Zira oldukça zorlu, özlem dolu bir hayatı ve trajik bir ölümü vardır. Şu ana kadar okuduğum her hikayesinde de bana bunları düşündürtür.
Olağanüstü Bir Gece mutlaka okunmalı...
Sevgiler,
Zeze

Stefen Sweig bence muhteşem br adam, bi kere akıcı bir dili var ve okurken yorulmuyorsunuz, Bu da zaten kitaplarının çok okunmasının en büyük nedeni...
YanıtlaSil