Ana içeriğe atla

Olağanüstü Bir Gece- Stefan Zweig

'Aşağıdaki notlar, 1914 sonbaharında Rava-Ruska'da bir Avusturya hafif süvari alayıyla katıldığı çarpışmalarda şehit düşen Baron Friedrich Michael von R.'nin yazı masasında mühürlenmiş bir paketin içinde bulunuyordu. Ailesi sayfalara üstünkörü bir göz gezdirip, bir de başlığına bakarak bu yazılarda sadece akrabalarının edebi bir çalışmasının söz konusu olduğuna kanaat getirince, notları gözden geçirmem için bana verdiler ve yayımlanmasını da benim takdirime bıraktılar. Bense bu sayfaları düş gücünün bir ürünü olarak görmedim...' 

 Kitap bu şekilde bir paragraf ile başlıyor. Yazar sadece hikayeyi yazarken isim değişiliği yaptığını tüm yaşananların bütün ayrıntılarıyla gerçekliğe dayandığını söylüyor. Yani muazzam yazarımız Zweig hikaye içinde hikaye ile bizlere tadına doyamayacağımız bir ziyafet hazırlamış demem yeterlidir bence.

 Zenginliğin, seçkinliğin getirdiği duygusuzlukla, donuklukla hayatını geçiren baş kahramanımız mevcut. Bir pazar günü, kalabalığın onu rastgele bir at yarışına sürüklemesi ile başlıyor hikaye. Tüm gün boyunca umarsızca vakit öldüren, istediklerini elde ettikten sonra onun için bir değeri kalmadığını hisseden seçkin burjuvamız, beklemediği bir anda tamamen ahlak dışı bir suç işler. Bu suç ile beraber gelen 'kalp yanması','göğüs yanması' gibi hisler aslında ruhunun varlığının simgesi olur onun için. Bunca zaman sonunda hissettiğinin farkına varır. Bu duyguyu yakaladığında hissetmeye karşı özleminin ne kadar büyük olduğunu kavrayınca da onu kaybetmek istemez. Bütün bir gece boyunca ard arda gelen olaylar ona yeniden yaşamanın tadını hatırlatır. Aslına bakarsanız hikayede 36 yıldır yaşadığını fakat o gece henüz doğduğunu söylüyor. Yani karakterimiz yaşamanın tadını hatırlamak gibi bir fiili değil yaşamanın tadını almak fiilini tecrübe eder.


 Kesinlikle Zweig dilini, kurgusunu özlemişim. En çok da kendi hayatından izleri satır aralarına serpiştirmiş olmasını özlemişim. Daha önce hiç Stefan Zweig okumadıysanız okumanızı, hayatı ile ilgili de kısa bir araştırma yapmanızı öneririm. Zira oldukça zorlu, özlem dolu bir hayatı ve trajik bir ölümü vardır. Şu ana kadar okuduğum her hikayesinde de bana bunları düşündürtür.

 Olağanüstü Bir Gece mutlaka okunmalı...


Sevgiler,

Zeze
                             

Yorumlar

  1. Stefen Sweig bence muhteşem br adam, bi kere akıcı bir dili var ve okurken yorulmuyorsunuz, Bu da zaten kitaplarının çok okunmasının en büyük nedeni...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Senin de bu konu hakkında bir yorumun var mı ? Haydi paylaş benimle :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadının Adı Yok - Duygu Asena

ilk kez Duygu Asena okudum. Aslına bakarsanız ilk kez bu denli feminizmi savunan, bu denli kadın haklarından bahseden bir yazarı okudum. Dün öğlen başladığım kitabı akşamüzeri bitirmiştim. Yer yer neyden bahsedeceğini öğrenmek için okudum. Yer yer de gerçekten ne yapacak şimdi bu kadın dediğim için.

Yeni Yıl Çekilişi

 Merhabalar! Bir önceki postumda bahsettiğim gibi bu yeni yıla merhaba çekilişidir. Kazanan kişiye ocak ayının ilk haftasında, içi sürprizlerle dolu bir kutunun ulaşacağı çekiliştir. :) Kutunun içinde ne olduğunu çok söylemek istemiyorum. Söylersem ne anlamı kalır ki dimi ama yeni yıl hediyesi bu! Sadece şöyle bir ipucu vereceğim. Bir hikaye kitabı, bir şiir kitabı ve bir de roman barındıracak bu kutu içinde. Hepsi benim okuyup beğendiğim, başkalarına da önerdiğim kitaplardan olacak :) Aslında kafamdaki kitapların çoğu instagram hesabımda  var bile sanırım ubss. Hepsi harika kitaplardır :) Kutunun gerisi kocaman sevgiyle, umutla konulmuş küçük küçük gönülden gelen hediyelerle dolacak. Çok severek hazırlayacağım bir hediye :) Katılım şartlarına gelirsek çok çok basit.  1. tozluraflardannotlar.blogspot.com adresimin takipçisi olmak 2. Eğer kullanıyorsanız instagram'da takipçim olmak (hesabım için  tık tık ) (Eğer instagram hesabınız varsa oradan da katılıp, resmi

Okuduklarım #1 Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler- Jan-Philipp Sendker

 Sonunda kitabımı bitirebildim. Ve işte buradayım :) Bu muhteşem kapak tasarımı sayesinde aldım kitabı. Bir arkadaşımın da dediği gibi o kadar estetik ki kapak tasarımı, her bulunduğun ortama uyabilecek kapasitesi var. Şaka bir yana gerçekten kahvenin yanında iyi giden bir kitap oldu. Çenem çok düşmeden hemen kitabın konusuna geçiyorum :)  Burma'da yaşayan iki gencin aşklarını anlatıyor bu hikaye. U Ba adlı yaşlı, eski kitaplari toparlamayi seven bir Burmalı'nın ağzından anlatılıyor.  Kahramanlarımız; Tin Win ve Mi Mi.  Biri görme yeteneğini kaybetmiş bir diğeri ise yürüme şansını hiç yakalayamamış iki çocuk. Çocuk dedim. Çocuklukta başlamış aşkları çünkü. Tin Win annesinin onu terk etmesinden birkaç sene sonra görme duyusunu yitiriyor. Mi Mi ise kendi ağırlığını taşıyamayan minik ayaklarla geliyor dünyaya. İki miniğin yolları manastırda kesişiyor. Ve hikayeleri başlıyor..  Tin Win Mi Mi'nin ayakları oluyor; Mi Mi Tin Win'in gözleri... Burma'yı birlikte