Ana içeriğe atla

Okuduklarım #4 Kuyucaklı Yusuf- Sabahattin Ali

Bir ölümle başlayan kavuşmanın yine ölümle son bulduğu bir roman. Sabahattin Ali’nin ilk romanı Kuyucaklı Yusuf.  Kalbi temiz, art niyetsiz, çocuk yaşta yetim kalan Yusuf’u anlattığı ilk roman denemesi. Ki bence, en başarılılardan olanı. Sayfaları çevirdikçe ee, şimdi ne olacak?, yok artık tarzında cümleler kurdum hep. En iyisi ben size bir özetleyeyim J


 1903 senesinde Kuyucak köyüne eşkıyalar baskın yaparlar. Harcadıkları evlerden biri, Yusuf’un annesi ve babasıyla yaşadığı yuvadır. Yusuf bu baskında yetim kalır. Durumu gözden geçirmek için gelen kaymakam Salahattin Bey, bu çocuğun güçlülüğüne, saflığına, cesaretine hayran kalarak onu kendine evlatlık olarak alır. Evde Şahinde Hanım, Muazzez, Salahattin Bey ve Yusuf arasındaki olayları, o zamanın toplum ahlakının ve beylik tavırlarının etkisiyle anlatır Sabahattin Ali.

Yaşamı boyunca her duygusunu içinde yaşamış Yusuf…
Senelerce içinde bir aşk beslemiş Muazzez…
Gezmeye, sefaya, lükse düşkün Şahinde Hanım…
Yıllarca sözünü koca kasabaya geçirip bir türlü karısına geçirememiş Salahattin Bey…

  Olaylar bir ölümle başlıyor dedim ama aslında sadece koruma iç güdüsüyle hareket etmişlik başlatıyor. Sonra ölümle rahatlamışlık hissi veriliyor. Başta ohh diyorsunuz. Oldu bu iş. Yusuf da hak ettiğini aldı. Ama sonra… Diyorum ya, o zamanın beylik tavırlarının etkisi de hükmediyor romana. Bu kasaba benim diyen zenginlerden geliyor ne geliyorsa.

 Bu arada romanın sonu benim için muhteşemdi. Yusuf’un aklına gelen önceki gecelerden bir anı, benim gözlerimi yaşartmaya yetti.

                                                           Keyifli okumalar J



Bu buruşuk yüzlü ve her sene budamaktan şeklini kaybetmiş eğri büğrü ağaçlar, uzun bir hikayeyi anlatan garip şekilli harfler gibiydi ve herhalde Yusuf bunların dilinden anlıyordu.

Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti ? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu ?.. Niçin ? Kimin için ?..


Konuşmaya ne lüzum vardı ? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.


                                                                                                  -Zeze

Yorumlar

  1. Kuyucaklı yusuf bir şekilde kitaplığıma girmiş ama bir türlü okuyamadığım bir kitap.Doğrusu gidip kendim almadığım,dokunarak seçmediğim kitaplara içim ısınamıyor.umarım bir an önce o kuvveti kendimde hissedip okuyabilirim.:-)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Senin de bu konu hakkında bir yorumun var mı ? Haydi paylaş benimle :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadının Adı Yok - Duygu Asena

ilk kez Duygu Asena okudum. Aslına bakarsanız ilk kez bu denli feminizmi savunan, bu denli kadın haklarından bahseden bir yazarı okudum. Dün öğlen başladığım kitabı akşamüzeri bitirmiştim. Yer yer neyden bahsedeceğini öğrenmek için okudum. Yer yer de gerçekten ne yapacak şimdi bu kadın dediğim için.

Yeni Yıl Çekilişi

 Merhabalar! Bir önceki postumda bahsettiğim gibi bu yeni yıla merhaba çekilişidir. Kazanan kişiye ocak ayının ilk haftasında, içi sürprizlerle dolu bir kutunun ulaşacağı çekiliştir. :) Kutunun içinde ne olduğunu çok söylemek istemiyorum. Söylersem ne anlamı kalır ki dimi ama yeni yıl hediyesi bu! Sadece şöyle bir ipucu vereceğim. Bir hikaye kitabı, bir şiir kitabı ve bir de roman barındıracak bu kutu içinde. Hepsi benim okuyup beğendiğim, başkalarına da önerdiğim kitaplardan olacak :) Aslında kafamdaki kitapların çoğu instagram hesabımda  var bile sanırım ubss. Hepsi harika kitaplardır :) Kutunun gerisi kocaman sevgiyle, umutla konulmuş küçük küçük gönülden gelen hediyelerle dolacak. Çok severek hazırlayacağım bir hediye :) Katılım şartlarına gelirsek çok çok basit.  1. tozluraflardannotlar.blogspot.com adresimin takipçisi olmak 2. Eğer kullanıyorsanız instagram'da takipçim olmak (hesabım için  tık tık ) (Eğer instagram hesabınız varsa oradan da katılıp, resmi

Okuduklarım #1 Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler- Jan-Philipp Sendker

 Sonunda kitabımı bitirebildim. Ve işte buradayım :) Bu muhteşem kapak tasarımı sayesinde aldım kitabı. Bir arkadaşımın da dediği gibi o kadar estetik ki kapak tasarımı, her bulunduğun ortama uyabilecek kapasitesi var. Şaka bir yana gerçekten kahvenin yanında iyi giden bir kitap oldu. Çenem çok düşmeden hemen kitabın konusuna geçiyorum :)  Burma'da yaşayan iki gencin aşklarını anlatıyor bu hikaye. U Ba adlı yaşlı, eski kitaplari toparlamayi seven bir Burmalı'nın ağzından anlatılıyor.  Kahramanlarımız; Tin Win ve Mi Mi.  Biri görme yeteneğini kaybetmiş bir diğeri ise yürüme şansını hiç yakalayamamış iki çocuk. Çocuk dedim. Çocuklukta başlamış aşkları çünkü. Tin Win annesinin onu terk etmesinden birkaç sene sonra görme duyusunu yitiriyor. Mi Mi ise kendi ağırlığını taşıyamayan minik ayaklarla geliyor dünyaya. İki miniğin yolları manastırda kesişiyor. Ve hikayeleri başlıyor..  Tin Win Mi Mi'nin ayakları oluyor; Mi Mi Tin Win'in gözleri... Burma'yı birlikte