''Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.''
Plath kendi iç dünyasını mükemmel bir şekilde yansıtıyor okuyucuya. Depresiflik, intihara düşkünlük ve kafa karışıklığı.. Esther ne yaşıyorsa siz de onu yaşıyorsunuz. Hikaye en başından bu şekilde başlamıyor tabii. Zeki ve çalışkan
Esther'in bursla New York'da bir dergide çalışmaya başlamasıyla hikayeye giriş yapılıyor. Sonrasında yaşadıkları, gördükleri ile kendisine dönmeye başlıyor. Tabii zaten kişilik olarak yine tek tük problemler yaşıyor Esther. En başında normal bir psikolojiye sahip biri değil yani. Sadece kendini fark ettiği serüveninde siz de ona eşlik ediyorsunuz.
Daha önce Plath araştırması yapanlar, onu bilenler bu kitabı okuduktan sonra; kendisini mi yazmış ? sorusunu soruyorlar. Evet. İsimler, belki mekanlar değişmiş olsa da çoğunlukla Esther aslında Sylvia. Hayatı boyunca Esther için yazdıığı ne varsa Sylvia'da bulabilirsiniz yani. Ona yansıttığı duygularını, kendini dünyada hapsolmuş gibi hissettiğini en çok 'sırça fanus içindeki kelebek' betimlemesiyle izah eder sanırım. Biraz daha ayrıntılı bilgi isterseniz sadece onunla ilgili onlarca makaleyi, kitabı hem internet üzerinde hem de kitapçılarda bulabilirsiniz. Kendime arşiv oluştutur oluşturmaz sizinle paylaşacağım ben de :)
Onunla tanışmak için ilk kitap bu mu derseniz, henüz bu soruya cevap verecek kadar kitabını okumadım. Hatta bu ilkti benim için diyebilirim derim ^.^
Ben mutlu ayrıldım kitabı bitirince. Aman bu neydi içimi baydı gibi cümlelere girmedim. Girilmesi imkansız zaten. Siz benim elimde bir hafta sürünmesine bakmayınız :)
-Zeze
Arka Kapak
"Neşeli, hüzünlü, yalın, parlak ve doğal. En üstün niteliğiyse şaşırtıcı derecede dolaysız oluşu, tıpkı güpegündüz çekilmiş bir dizi fotoğraf gibi."
-Time-
Parlak bir üniversite öğrencisi olan Esther Greenwood, 1950'lerde yayın dünyasında acımasız bir rekabetin sürdüğü New York'a büyük hayallerle gelir ve önemli bir moda dergisinde iş bulur. Kapıldığı beklentilerle karşısına çıkan fırsatların yoğunluğu, masumluğunu yitiren genç kızın zamanla kaldıramayacağı bir boyuta ulaşır ve Esther kendini tam bir karabasanın içinde bulur. Kimlik arayışı peşinde ürkütücü bir yola giren duyarlı ve hevesli bir genç kadının üniversite yılları, erkeklerle ilişkileri, yaşadığı çöküş, intihar girişimleri ve gördüğü psikolojik tedaviler mizahi bakış açısı unutulmadan son derece içtenlikle işlenmiş.
Sylvia Plath'ın kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı ve ilk kez 1963 yılında, ölümünden bir ay önce, başka bir isim altında yayımlatmayı başarabildiği Sırça Fanus, o günün olduğu kadar bugünün insanının da metropol yaşamındaki yabancılaşmasını anlatan modern bir klasik haline gelmiştir. 20. Yüzyıl Amerikan edebiyatının melankolik prensesi Sylvia Plath'ın başyapıtının, ölümünün ve kitabın yayımlanışının 50. yılında, gözden geçirilmiş baskısını okurlarımıza sunuyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)
Yorumlar
Yorum Gönder
Senin de bu konu hakkında bir yorumun var mı ? Haydi paylaş benimle :)