Geçen sene yaz aylarında tanıştım Sarah Jio kitapları
ile. Bayılarak okudum. Yağmur Sonrası ve
Mart Menekşeleri’ni ard arda iki günde bitirip hemen bloga yorum yazmıştım.
Beni yakaladığı; vurduğu o duygusal ama bir o kadar da gizemli tarzına hayra
olmuştum. Biri benden tavsiye kitap istese hala ilk olarak onun kitaplarını
öneriyorum.
Geçtiğimiz sene Tüyap zamanı Böğürtlen Kışı adlı
kitabı dilimize çevrilmişti. Nasıl heyecanla aldığımı, kitaba o akşam başlayıp sabahına bitirdiğimi bir ben bir de takipçilerim bilir ^.^ Çok severek okumuştum onu da. Ama şunu kabullenerek çok sevdim : Sarah Jio tarzının belli olduğu ve sınırlarının dışına çıkmadığı gerçeği. En son kitabı Son Kamelya -geçtiğimiz nisan ayında çıkmıştı sanırım- bu tarzı kabullendiğim halde beni yine de çok etkileyememişti mesela. Gereksiz uzun bulmuş, okunuyorum nasılsa diyen yazarlara döndü demiştim.
kitabı dilimize çevrilmişti. Nasıl heyecanla aldığımı, kitaba o akşam başlayıp sabahına bitirdiğimi bir ben bir de takipçilerim bilir ^.^ Çok severek okumuştum onu da. Ama şunu kabullenerek çok sevdim : Sarah Jio tarzının belli olduğu ve sınırlarının dışına çıkmadığı gerçeği. En son kitabı Son Kamelya -geçtiğimiz nisan ayında çıkmıştı sanırım- bu tarzı kabullendiğim halde beni yine de çok etkileyememişti mesela. Gereksiz uzun bulmuş, okunuyorum nasılsa diyen yazarlara döndü demiştim.
Jio romanlarında mutlaka iki zaman okursunuz. Iki zaman
arasında ortak noktası olan iki kadın karakter ve onların etrafında yaşanan
olaylarla mutlaka bağlantılı kişiler yer alır. Tahmin edemeyeceğiniz iki
karakter akraba çıkar. Biri birine mutlaka kininden kötülük yapmıştır. Sonları
da nerdeyse hep benzerdir.
Sanırım yazarın
tarzına alıştığımdan ötürü etkisi azaldı. Ama hep söylüyorum yeni kitabı çıksa
yine alırım. Arada okunması gereken kafa dağıtan kitaplar bunlar :)
-Arka Kapak-
Kalbin anahtarıdır gündüzsefası. Ruhlarında en derin izleri taşıyanları bile çiçekleriyle sarmalar, filizleriyle umut taşır. İşte böyle gündüzsefasının süslediği bir yüzen evde yaşayan Penny Wentworth, 1950'li yıllarda ünlü bir ressamla evlidir. Her şeye sahip olan Penny'nin tek eksiği ise küçük evlerini taçlandıracak bir bebektir. Ancak gün geçtikçe tek eksiğinin bu olmadığını anlayacaktır çünkü sevgiyi yürekten hissetmek gerekiyordur. Onun hissettiği tek şey ise içini kemiren acıdır…
Ada Santorini New York'ta yaşadığı trajediden sonra ağır depresyondadır. Kendini toparlamak için Seattle'a Tekneler Caddesi'ne gelir. Burada kiraladığı bir yüzen evde eski bir sandık bulur. Sandıkta Penny Wentworth adında bir kadına ait eski eşyalar vardır. Gariptir ki Tekneler Caddesi'ndeki hiç kimse bu kadınla ilgili konuşmak istememektedir. Merakına yenik düşen Ada, Penny'nin gizemli geçmişine adım atarken kendi geleceğini de örmeye başlayacaktır.
Okuyucuları kalemiyle büyüleyen Sarah Jio'dan bir başyapıt daha. Gündüzsefası'nı okurken, ne kadar imkânsız görünse de her şeyin bir umuda açılacağını göreceksiniz.
"Kitabı okuyup rafa kaldırdığınızda bile etkisinden kurtulamayacaksınız."
-Romantic Times-
(Tanıtım Bülteninden)
-Zeze
sarah jio yu çok güzel gözlemlemişsiniz :) size katıldığımı belirtmeden geçemedim ..
YanıtlaSil